Divan Şairinden Bir Müzikal

posted under by ocean
Prof. Dr. İskender PalaLeyla İle Mecnun "Aşkın Gizli Tarihi"Yöneten: Ali TaygunDekor Tasarımı: Ali Cem KöroğluKostüm Tasarımı: Ali Cem KöroğluMüzik: Yalçın TuraIşık: Önder BaykulDramaturg: Tarık GünerselHareket tasarımını: Pınar AtaerOrkestra şefi: Erdem ÇöloğluKoro şefi: Gökçen Koray

Oynayanlar:Tülay Uyar (Leyla), Caner Akın (Mecnun),Meddahlarbaşı Metin Çoban, Ergun Işıldar; Leyla (Soprano), Nazlı Deniz Boran, Tülay Uyar, Serap Göğüş, Gökçe Es Kılıç,Ece Yönt;Leyla (Meddah), Gökçe Eskılıç, Özgül Sağdıç, Berna Anıl, Yasemin Güvenç, Sibel Mutlu, Özge O'neill, Nurdan Kalınağa, Zeynep Özyağcılar; Leyla (Dansçı), Senem Oluz; Mecnun (Tenor), Caner Akın, Bilal Doğan, Mete Taşın; Mecnun (Meddah), Burak Demir, Barış Aydın, Emrah Bozkurt, Özgürefe Özyeşilpınar, Murat Taşkent;Mecnun (Dansçı), Murat Kalfagil, Mustafa Tutuş; Mülevvah, Toron Karacaoğlu, Tolga Coşkun; Mülevvah (Bas), Alp Köksal, Mehmet Tıknaz; Mecnun'un Annesi, Zuhal Yunga (alto), Berna Anıl (Mezzo Soprano),Leyla'nın Annesi, Güzin Özyağcılar, Berna Adıgüzel; Leyla'nın Babası, Tankut Yıldız; Nevfel, Ersin Umulu; İbn Selam, Barış Çağatay Çakıroğlu; Avcı, Göksel Arslan;Avcı (Dansçı), Okan Patırer; Meddahlar, Ece Okay, Berna Adıgüzel, Işık Yönt, Suphiye Günaltay (Soprano), Ece Yönt (soprano), Berna Anıl (Mezzo Soprano), Bahar Özge Göze (alto), Cihan Kurtaran (tenor), Berk Samur (tenor), Tolga Coşkun (bariton), Özgürefe Yeşilpınar (bariton); Dansçılar, Murat Çoruh, Doğan Şirin, İbrahim Ulutaş, Serhat Kural, Mete Taşın (tenor), Arda Alpkıray, Başar Engin Tuğut, Pınar Alkan, Selin Türkmen, Gülçin Akhan, Gülsem Mutlu, Senem Yıkılmaz, Koro; Aslı Sekil (Soprano), Ahu Karaduman (soprano), Nazlı Gülüm Köker (mezzo soprano), Zeynep Begüm Torunoğlu (alto), Mete Taşın (tenor), Burak Bayraktar (tenor), Alp Köksal (bariton), Mehmet Tıknaz (bas), Orhan Onur Özcan (tenor) rol alıyor.

Konusu:Oyunumuzun konusu kısaca şöyle: "İki genç birbirine âşık olur. Bunun üzerine görüşmeleri engellenir. Kays Leyla'dan vazgeçmek istemez. Davranışlarını garipseyen etraf ona 'Mecnun' demeye başlar. Delikanlı 'Leylâ' için her şeyi yapmaya hazırdır. Âşıkların birliğini savunanlar engel olanlarla çatışmaya başlar…"




İSKENDER PALA NELER YAPMIŞ (Üstün Akmen)

İskender Pala, bilinen masalın, bilmediğimiz yanlarını deşmeye çabalamış. İnsanlarımıza unuttukları değerleri yeniden anımsatmayı hedeflemiş. Aşkın anlamı, tanımı üzerinde durmuş, sonuç olarak aşkı “kendinden vazgeçmek” olarak betimlemiş. Kendinden vazgeçtiğin an aşkın başlayacağını savlamış, günümüzün önemli şairlerinden Ataol Behramoğlu'nun aksine “aşk tek kişiliktir” demiş. Aşkı bir giz olarak yüceltmiş. Birbirlerine kavuşamayan ve aşkları uğruna ölen iki gencin öyküsünü oyun metni olarak şiir biçiminde uyaklı ve ölçülü kaleme almış. “Fuzuli'yi ve vaktiyle bu topraklarda pedagojik bir işlev gören Leyla ile Mecnun öyküsünü azıcık anlaşılır kılmayı” amaçlamış. Dünle bugünü buluşturmak istemiş. Emek vermiş. Nedendir bilemem, günümüz Türkçe'si üzerinde hiç titizlenmemiş, ama hiç kuşkum yok ki çok terlemiş.


ORKESTRA; DANSÇILAR, OYUNCULAR, ŞANCILAR VE ZEYNEP ÖZYAĞCILAR

(Üstün Akmen)

Bu arada, gerek Rengim Gökmen yönetiminde kayda giren Cemal Reşit Rey İstanbul Senfoni Orkestrası'nı, gerekse Erdem Çöloğlu yönetimindeki canlı orkestrayı yürekten kutlamak isterim. Diğer taraftan, 90 civarındaki oyuncu, dansçı ve şancıyı ciddiyetlerinden, emeklerinden dolayı keşke olanağım olsa da yanaklarından birer birer öpebilsem. Tenor Caner Akın, o ıpıl sesiyle bu kere de tiyatro seyircisini sarıp sarmalamakta. Soprano Tülay Uyar'ı 2004 Siemens Opera yarışmasında ikincilik ödülünü aldığı günden bu yana izliyorum. Renkli ses yapısıyla hiç kuşkum yok ki esere büyük destek vermekte. Alto Zuhal Yunga da, Mecnun'un Annesi'nde başarıyla buluşuyor. Güzin Özyağcılar'ı, Ergün Işıldar'ı, Metin Çoban'ı kalabalık kadro içinde bir adım öne çıkanlar arasında rahatlıkla sayabilirim. Toron Karacaoğlu Usta'yı yeniden sahnede görmekse, seyirciye gerçekten büyük bir keyif vermekte. Gökçe Eskılıç, Özgül Sağdıç, Berna Anıl, Yasemin Güvenç, Sibel Mutlu, Özge O'Neill, Nurdan Kalınağa, Zeynep Özyağcılar'dan kurulu Meddahların hepsi birbirinden başarılı da, ben gene de Zeynep Özyağcıların özellikle Leyla'nın ölümü tablosunda beni çok etkilediğini söylemeden duramayacağım. Zeynep Özyağcılar'ın gerek dans, gerekse oyunculuk açısından birbirleriyle başarı yarışındaki “sekiz gencecik fidan” arasında sivrilmesi, bir anlamda tiyatromuzun geleceği açısından seyircinin yüreğine sular serpmekte. Öğrenebildiğim kadarıyla, “Leyla ile Mecnun” Zeynep Özyağcılar'ın ilk profesyonel oyunuymuş. Onun, olası önyargılarının dikenlerini oyun içinde kopartmasını izledim ve sevdim. Leyla'yı elbette yönetmeninin buyrukları doğrultusunda, ama kendi iç gözüyle görerek değerlendirmesiniyse pek beğendim. Ve de kendisini merceğimin altına yerleştirdim.
Özetlememi isterseniz, çağımızda neredeyse kurumakta olan gönüllerinizdeki sevgi duygusunun yeniden yeşermesini isterseniz; eski ile yeninin iç içe geçmesinden keyif alanlardansanız; farklı müzikal yönler sizin de ruhunuzu gıdıklıyorsa; modern klasik batı müziği özelliklerine sahip klasik Türk müziği nasıl olur; hepsi klasik Türk müziği makamları üzerinde kurulmuş bir müzik, polifonik olarak nasıl icra edilir; Türk halk oyunları, Türk tasavvuf müziği, klasik müzik ve bale enstrümantal, şan ve koral olarak nasıl bir araya getirilir diye bir merakınız varsa; bir yerde Alevi semahı, bir yerde zikir nasıl birleşir görmek istiyorsanız bu müzikli oyunu mutlaka izleyin. Değilse, Shakespeare'den kısa bir süre önce yaşamış, bugün de bazı dörtlükleri dışında kimsenin hakkında fazla bir şey bilmediği bir Türk şairinin, Fuzuli'nin “Leyla ile Mecnun”u diye gene izleyin. Bana inanıyorsanız pişman olmayacaksınız.

İzleyici Yorumları:
  • İskender Pala yaşayan en büyük edebiyatçılarımızdan...ne mutlu bize ki tiyatro alanında da eserlerini izleme imkanı bulabiliyoruz.çok teşekkürler her şeyden önce .harika bir oyun.harika bir hikaye.fuzuli başlıbaşına bir efsane.tebrikler
  • Leyla Mecnun müzikali türkiyede bir ilk dünyada örneklerini izlemiştim ama bizim kendi özümüzden olan bir konuyu bu şekilde sahneye koymak gerçekten büyük başarı olmuş.herkeze yeni kapılar açıcağa kesin gerek tiyatrocular olsun gerek dansçılar bütün kadro tambir bütünlük içersindeydi.oyunda akıcılık çok hakim.ışıklar bazı sahneleri çok ön plana çıkartmış ve güzel bir bütünlük ağlanmış.ali taygunu kutluyorum.gidilip görülesi bir oyun olmuş
  • Leyla ile Mecnun'a hemen bir bilet aldım ve gittim, oyun çok güzeldi tiyatroda tanıdığım oyuncuları gördüm çok sevindim örneğin:burak demir ve özgür efe özyeşilpınar iki güzel oyuncu ve tabi ali taygun tabi diğer sanatçılarımızıda hafife almayalım ama ben daha çok bu üç tiyatrocunun içinde olduğu oyunları çok seviyorum......
  • Az çok divan edebiyatından anlayanlar için oyun mükemmel...tabii o ufflayıf puflayanlar beyitlerin anlamını kavrayamayan ve meyve veren ağacı taşlayan "küçük" çocuklar gibidir...ayrıca aruz kalıbından bihaberlerin kalkıp da müziklere laf söylemesi ise tam bir fecaat...bu oyun tekrar tekrar izlenilmeye değer...tabii daha sonra gittikçe "sanayileşen" aşklara ne kadar inancınız kalır; orası muamma...
  • Gerçekten mükemmeldi. Her ne kadar oyunarasında böyle aşk kaldımı dese deannem tenor ''caner akın'' öylesine mükemmel veunuttuğum şeyleri canlandırdıki kalbimde evetdedim var
  • Bir aşk bu kadar güzel anlatılır denilecek tarzda bİR oyundu. Beyitlerin müzikle buluşması ise onları çok daha güzel kılmış.Gerçekten edebiyattan biraz da olsa anlayan insanların yüzde yüz zevk alarak izleyeceğine eminim.Oyun aslında bugün aşkın ne kadar yozlaştığının da bir kanıtı.Bizler için böyle aşklar imkansız olsa da tiyatroda kısmen de olsa o aşkın sizlerin de yüreklerınizde yer bulduğunu göreceksiniz.Divan edebiyatının aşk şairi Fuzuli ye ve İskender Pala ya sozsuz teşekkürler biz edebiyat öğrencilerine ve edebiyat severlere tüm bu güzellikleri dile getirdikleri için

1 yorum

Make A Comment
top