US-lular Nasıldılar..İşte dakika dakika O GÜN..

posted under by ocean
Bir cumartesi sabahı saat 9'da kurs yerine akın ettiler.. Bu andan itibaren nasıllar mıydı?

kimisi uykusuzdu ( Kübra Zengin),
kimisi arkadaşının kendisini uyandırdığından, 15 dakikada kahvaltı yaptığından yakınıyor ve onu öldürmeye çalışıyordu(Yasemin Cıncık),
içlerinden birisi kahvaltı yapamayıp arkadaşını kaldırmakla meşgul oluşunu anlatmaya çalışıyordu(Hürrem Aslan)
heyecanlı olduklarını söylediler (Betül Arkın)
uyuyamadıklarını söyleyenler oldu hatta içlerinden biri gece dörtte ayağa kalktığından bahsediyordu(Tuba Akbulut)
eh tabii ki "ben çok güzel uyudum" diyerek arkadaşlarına nispet yapanlar da yok değildi(Sema Kılıçsokan)
saatler 10'u birazcık geçerken Zübeyde Hanım Öğretmen Evinin önüne geldiler..
eşyalarını içeriye taşıdılar ve salonun girişinde beklemeye başladılar.
heyecanları biraz daha artmıştı ama hiç heyecanlı olmadığını söyleyenler de vardı (Yukarıda nispet yapan şahsiyet)
salonu kamera görüntülerinden daha büyük buldular
içeriye eşyalar taşındığında hepsine kulisin yeri gösterildi. eşyalarını taşıdılar, yerleştirdiler..
ses ve ışıkla ilgilenecek olanlar her geçen dakika daha çok heyecanlanıyorlardı. bir de üzerine reji odasının Antartika havası eklenince içlerinden birisi şallara bürünmüştü(Fazilet Yılmaz)

diğeri ise heyecanının kendisini ısıttığını söylüyordu(Sümeyye Gül)
oyun zamanına kadar kuliste açlığı giderici etkinliklerde bulundular:))
oyuncularımızdan biri kuaförün saçlarını gereğinden fazla kesmesine engel olamadığından yakınıyor, suratını buruşturmuş oturuyordu(Emine Kılıçsokan)
yönetmen ise oyuncularından her daim sahnede duracak olanının saçlarını rüyasında abuk bir halde görmesini anlatıyor, o kadarcık kestirme işlemi için oyuncunun kuaföre niye gittiğini anlayamadığını dile getiriyordu(Kevser Canbal)
kuliste kahvaltı yaparken bile oyunun replikleri esprilere malzeme oluyordu..
tam bu esnada biri geçen hafta provada unuttukları bölümü dile getiriyordu(Kübra Zengin)
birisi de kendilerini kameraya çeken kişiye dalaşmaktan bıkmıyordu(Elif Ünal)
saatler 1'i biraz geçiyordu seyircilerden bir kısmı gelmeye başlamıştı bile.. sahnenin perdelerini kapatmak durumunda kalmışlardı zira o müthiş dekorlarının oyundan önce gözlerde eskimesi düşünülemezdi..
saat 2'ye geldiğinde reji odasındaki panik, filmlere konu olacak seviyeye yükselmişti. yeni bir panik odası filmi çekilebilirdi kolaylıkla..üstelik bunun maliyeti de fazla olmazdı. ihtiyaç olan tek şey Fazilet, Sümeyye ve rejideki onlarca düğmeydi..aa bir de teknik elemanın ağzından çıkan yığınla cümle..
saatler 2'yi geçip seyirciler oyunun başlamamasından dolayı sabırsızlık gösterince gelecek olan seyirci grubunu beklemeyip yönetmenin cep telefonlarının kapatılması ve çekim yapılmaması yönündeki anonsuyla oyun başladı.
oyun başladı başlamasına ama içlerinden biri sesini evde unutmuştu..mikrofon da yeterli olmayınca öncelikle duymakta zorluk yaşandı..(Tuba Kanakoğlu)
hemen ardından sesini kahvaltıda yediği poğaçalara katık etmiş olan diğer oyuncu da seyircinin kulaklarını sahneye doğru sarkıtmasına sebep olduysa da durum sanıldığı kadar vehamete yol açmadı.(Esma Bayrak)
oyun başladığında oyuncuların da içlerinde gerçekten birer girdap oluşmaya başlamıştı muhtemelen.
seyircinin alkışlarıyla kendilerine geldiler ve mikrofonlara karışan parazitlere geçit vermediler.
alkışları duyunca daha bir güzel kavga edenler de çıktı daha tiz sesle haykıranlar da(Seda Terekli- Betül Arkın)
içlerinden biri değil hepsi seyircinin çok hoşuna gitti ve çok alkış aldılar..
oyun bitip girdap gün yüzüne çıktığında hepsinde hafif bir yorgunluk ama huzur vardı. nihayet bunca aydır beklenen şey gerçekleşmişti..

14 yorum

Make A Comment
top