BİLAL-İ HABEŞİ

posted under by ocean
Dünyada olmuş ve olabilecekler arasındaki en kötü hadise Efendimiz(sav)’in ümmetinin yanından ayrılıp asr-ı saadete nokta koyuşudur. O halde yaşananlardan hangisi gerçekten acı sınıfına girer, daha fenasının vuku bulduğunu kim iddia edebilir?
Sahabeleri, iliklerine kadar işleyen harlı ateşlerde hissettiler daha gidişinin ilk saniyesinden özlemini.. Ne oynanabilir, ne de kelimelere dökülebilirdi yeterince. Ne Shakespeare yazabilirdi tragedyasını ne de sahabelerin, dört halifenin ışığını taşıyan oyuncular bulunup canlandırılabilirdi..
Bu yüzden yarı tiyatral sahneye taşıdık biz de bu özlemi.. Bilal-i Habeşi’yi, ezanını, okuyamayışını ve sahabelerin O’nun(sav) geri döndüğünü düşündüklerinde özlemle koşuşlarını, yalnızca kifayetsiz simgelerle ifade etmeye çalıştık kendimizce.. durum böyleyken bile, yandık seyircilerimizle..
Anlatıcı: Yıl 632.. 13 Rebiülevvel pazartesi günü..Rasulullah Efendimiz, risaleti tebliği etmiş, kendisine verilen emaneti en mükemmel bir şekilde yerine getirmiş olarak ömrünün 63′ünde Rabbimizin rahmetine kavuştu. Hücre-i saadetin kapısında umutla Peygamberimizin Cemaate çıkmasını bekleyen ashab Onun vefat haberiyle sarsıldı. O hengame içerisinde Hz Ömer elinde kılıcıyla şaşkın kalabalığın arasına dalarak
Hz. Ömer: - Kim peygamber öldü derse onun başını alırımAnlatıcı: Bunun üzerine Hz. Ebubekir onu teskin etmek için yanına geldi ve;
Hz. Ebubekir: - Sakin ol Ya Ömer.. Ey nas! Rasulüllaha tapan bilsin ki o ölmüştür. Allaha tapanlar ise Allah’ın Hayya layemut olduğunu bilirler. Allah buyurmuştur ki: Muhammed (sav) ancak bir peygamberdir. Ondan evvel nice peygamber gelip geçmiştir. O ölür veya öldürülürse siz geri mi döneceksiniz? Kim geri dönerse Allah’a zarar vermez. Allah nail oldukları İslamiyet nimetine şükredenlere mükafatını verir.
Anlatıcı: Bu sözler insanları teskin etti. Bundan sonra efendimizin defni ile meşgul oldular.Onun mübarek naaşını eşi Aişe’nin odasına defnettiler.
2. Bölüm
Anlatıcı: Peygamberimizin vefatından sonra Onun boşluğunun hiçbir meşguliyetle doldurulamayacağını hissedenler arasında Bilal (ra) da vardı. O, İslam’ın ilk yıllarından beri Rasullulah ile birlikte bulunmuş, ömrünün en taze yıllarını O mübarek simaya bakarak geçirmişti. Ancak Onun yokluğunda ayrılık acısına tahammül edemeyerek bir dahaezan okumadı..Onun yokluğuna dayanmak zor geliyordu.
Sahnede Hz.Ebubekir ve Bilal-i Habeşi
B – Ey Müminlerin halifesi artık takat yetiremiyorum.
E – Ya Bilal..Ey Hz. Peygamberin içini ferahlatan insan.. sen burada yokken bizim gönüllerimizi kim ferahlatacak.?
B – müminlerin halifesi Rasulullahın olmadığı yerde duramam. Her yerde Onun mis kokusunu alırken Onsuzluğa katlanamam. Bırak beni Şam’a gideyim. Orada İslam’a hizmetle meşgul olayım..
E – Sana en çok ihtiyacımız olduğu bir zamanda, böyle bir zamanda bizi terk mi ediceksin Bilal?
B- Ya Ebubekir..eğer beni kendin için azat ettiysen seni dinlemeye mecburum. Yok beni Allah için azat ettiysen bırak gideyim.
E- O Nasıl söz Bilal.. Biz Seni Allah için azat ettik ve bunu unuttuk. (biraz düşünür.)Peki öyleyse istediğin yere gidebilirsin. Allah hizmetlerini daim etsin.
Üçüncü Bölüm Anlatıcı: Bilal-i Habeşi Halifeden izin aldıktan sonra Şam’a yerleşti. Orada yeni yeni İslamiyetle tanışan ve Rasulullahı göremeyenlere Onun gül kokusunu anlatıyor, İslamın, Peygamberimizin sünnet-i seniyyesinin öğretilmesine çabalıyordu. Ancak bir gece rüyasında Rasulluah’ı gördü. Rasulullah kendisine hitaben;- Bunca ayrılık yetmedi mi Ya Bilal..Hala Kabrimi Ziyarete gelmeyecek misin? Dedi. Bunları dinleyen Bilal hiç olduğu yerde durabilir miydi? Zavallı yüreği duracak hale geldi. Heyecan içinde hemen hazırlıklara başladı. Biricik Efendisine yaklaştıkça havayı okokluyor, taşları toprakları okşuyor ve gözyaş ıdöküyordu. ıssız çölleri yararak Medine’ye vardığında Ravza-ı Mutahhara’nın önünde durdu ve B:- Lebbeyk Ya Rasulullah. Lebbeyk Ya Rasulullah. Lebbeyk Ya Rasulullah.. Anlatıcı: Kendisine rastlayanlar selam veriyorlardı. Sonra da yanındakilere İşte..İşte Rasulullahın müezzini diyorlardı. Bu dünyaya onun gibi ezan okuyan gelmemiştir..fakato hiçbirini görmüyor, duymuyordu.. sanki çok kuvvetli bir mıknatıs onu kendisine çekiyordu. Mescid-i Nebevinin duvarına yaslanmış Rasulullahla hasret gideriyordu.B: - Geldim yA Rasulullah..ben hiç seni unutur muyum? Hiç seni bırakır mıyım..Geldim Ya Rasulallah . İşte geldim.. Anlatıcı: Yüce makama erişirken Kuran-ı Kerim okudu. En sonunda sevgilisinin kabri yanına yığıldı..ayıldığı zaman başucunda sevgilisinin sevgili torunları Hasan ve Hüseyin duruyorlardı. Onları gördüğünde Bilal-i Habeşi sevinçten ne yapacağını bilemedi. Sanki dünyalar onun olmuştu. Sarıldılar kucaklaştılar; B:-yavrularım .ne kadar da dedeniz Rasullulaha benziyorsunuz.Rasulullahın gül kokulu torunları.. onun kokusu var üzerinizde hala..H- buralarda olduğunuz neden haber vermediniz?B – Rasulullahı ziyarete geldim. Onun haberinin olması yetmez mi?Anlatıcı: Bu sırada Hazreti Hasan:- Dedemiz sizi çok severdi. Acaba Onun hatırı için bir şey istesek yapar mısınız?B - Bu nasıl söz? Bu kölenizden ne emrederseniz yerine getiririm.H – Sizden bir kere daha içlerimizi ferahlatan bir ezan dinlemek istiyoruz.
H- Ricamız yalnızca buydu.
B- bunu istemeyin benden.. O’ndan sonra..yapamam..
H- Ne olur Rasulullah hatırı için..
Anlatıcı: Bilal-i Habeşi son ezanını mescid-i nebevide okudu.. yanık ve hasret dolu sesiyle Allahü ekber dediği zaman bütün Medine halkı ayağa kalktı. Eşhedü en la ilahe illallah eşhedü enne muhamemden abdühü ve rasülühü dediğinde yaşlı genç, çoluk çocuk, hatta yataklarındaki hstalar bile sokaklara döküldüler. Mescid-i nebevi’ye koştular.. halk o kadar coştu ki Rasulullah yaşıyor sandılar.fakat Bilal –i Habeşi ezanın Muhammedürrasulullah bölümünde artık dayanamadı ve ağlayan insanların ortasında yere yığıldı. Rasulullah geldi..Rasulullah yeniden Medine’deRasulullah geldi…
Anlatıcı: O günden beri dünyada bir daha böyle bir ezan okunmadı. Bilal-i Habeşi hazretleri de başka ezan okumadı. Kendileri 641 senesinde Şam’da vefat ettiler.

0 yorum

Make A Comment
top