BİR DOĞUŞ

posted under by ocean


“GÜNEŞ VARKEN…YALANCI IŞIKLARA PERVANE OLDUM”
yazan - yöneten : Kevser Canbal-Bilgenur Çorlu
Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle 22 Nisan 2007 Pazar günü
Ümraniye Belediyesi Kültür Merkezinde sahnelenmiştir.


(30 yaşlarında bir işadamıdır Arif, yalnız yaşamaktadır. Arada bir sohbetlere katılır, ama o da aklına eserse. Birgün işten döndüğünde eve girer girmez elektrikler kesilir ve Arif kendi kendine homurdanmaya başlar.)
ARİF _ Haydeee, tam da kesilecek vakti buldu.(çakmağını yakar mum arar ve yüzüne yakın bir yere bırakır şamdanı) Üstümü değiştikten sonra gitseydi bari. Karnım da aç. Hiç uğraşamam karanlıkta menemenle filan. Petekler de soğur şimdi. İyi ki yatsıyı kılıp çıktım ofisten, gelmezse elektrikler _erkenden yatarım. (Bir battaniye alır içerden ve yiyecek bir şeyler atıştırmaya başlar. Bu sırada tel.i çalar-hatırlatma mesajıdır- ) Ooo önemli önemli! 24 Nisan Şule’nin doğum günü, unutup atlasam kırılır küserdi.. Hayır küsmekle kalsa iyi, yüzüme bakmazdı, ben de bakamazdım. Haklı tabi, ufak tefek şeyleri bile düşünüp hatırlayan Arif bunu unutsun. ... Bir hediye _ yanına bir çiçek (takvime doğru yürür,24 N Nisan’ı işaretler ve o günün yaprağını koparır bir yandan salatalık yerken bir yandan da takvimin arkasına bakar.) Bugün de geçti.
“Efendimizin kainatı teşrifi...”(Bu cümleyi okumasıyla ağzındakini çiğneyemez olur, takvimin arkasını çevirir ve okumaya devam eder.) “Bizim için çok mühim, bereketli ve feyz dolu günler vardır. Bunlardan bazıları da müminlerin bayramı sayılır. Ve bir bayram vardır ki ,o, bütün insanlık, hatta bütün bir varlık aleminin bayramı sayılır; o da Allahcc Reslulu’nün dünyaya teşrif buyurarak tenezzülen aramıza girip bizi şereflendirdiği gündür...”
-Bugün..
“Veladet-i Ahmediyyedir. Yani Cenab- ı Hakk’ın tıpkı bir güneş mahiyetinde yarattığı ,O Nur’u bir kandil gibi insanlık semasına astığı gündür. Evet, O Nur sayesinde bütün cahiliye karanlıkları yırtılmış ve alem nura gark olmuştur. O Nur’u sevmeyen, O’nu sevme zevkine erişemeyen bir insan hayattan zevk alamaz, Allah’a ibadetten zevk alamaz, Allah’ı.cc.da sevemez.(Buraya dek Arif okuyacak,son cümleden sonraysa artık okuyamaz olucak,dışses devam edicek) Hallak-ı âlem olan Hazreti Allah, bu âlemi yaratırken çekirdek olarak Hz. Peygamber’in nurunu kullanmış. Dolayısıyla insan kendi aslından, kendi derunundan uzaklaştığı zaman Peygamber Efendimiz’i (sas) sevemez.”
ARİF _ Elbette seviyorum, O’nu sevmemek mümkün mü?
DIŞSES : Kutludoğumu unutuyordun ama, insan sevdiğini unutur mu? Nasıl bir sevgi bu sendeki?
ARİF_ “O’nu sevmek bir şeylerin doğru gittiğine işarettir.” Bende yanlış giden birşeyler var. (Ayağa kalkar ve volta atmaya başlar.bir süre kendine kızarak, mahçup bir ifadeyle durur ve hatırlar, kendini savunurcasına yükseltir sesini)
Bazen selavat getiririm ve ismini her duyduğumda. Onun için, onun için bir kitabım var(kitabı derinlerden arar bulur,çıkarır.) Benim için.. O’nu.. (konusunu anlamak için kitabın arkasındaki yazıya göz gezdirir..) onu sevenleri anlatan bir kitap (canlı ifadeli yüzü yeniden mahçubiyete bürünür)
DIŞSES: kapağı hiç açılmamış bir kitap..
(yavaşça ve bir çocuk utangaçlığıyla kitabı koltuğa bırakır.)
Ben... bilmiyorum..mahçubum..
DIŞSES: Durma o halde..(aynı kararsızlıkla kitaba bakar ve bir an davranıp kitabı alır, temizler ve Arif kapağını açar ilk sayfasını çevirir- yüzünün ve ifadesinin görünmesi için kitabı yüzüne yakın,yukarıda tutar- okumaya başlar)

ARİF _ Hz. Muhammed (sav)… O,insanlığın iftihar tablosudur.
On dört asırdan beri dünya çapındaki en büyük dâhiler, dev filozoflar ve her biri düşünce semâmızın yıldızı nice mütefekkir ve ilim adamları, hep O’nun arkasında el pençe divan durmuş ve O’na hitaben: “Sen, sana mensubiyetle övündüğümüz insansın.” demişlerdir.
DIŞSES _ Zaman yaşlanıyor, ihtiyarlıyor; bazı düşünceler köhneleşiyor ve değerden düşüyor; fakat inananların sînelerinde Hz. Muhammed (sav), her gün daha da açan bir tomurcuk gibi daima yenilenip tazeleniyor. Aslında O’ndan bahseden her söz güzeldir; Kâinatın Efendisi’ne ait olanlar sadece ve sadece güzelliklerdir.
Onun içindir ki, düşmanlarımızın hayat boyu kavga verdiği hususların odaklaştığı nokta, O’ndaki güzelliklerin unutturulması ve yeni yetişen nesillerin hep İki Cihan Serveri’ne düşman olarak yetiştirilmesidir. Ne lütufkâr tecellidir ki, hasımlarımız, O’nun ismini sînelerden söküp atmak istemelerine rağmen, bugün, O’na varmaya engel bütün mânialar ve setler aşınmış ve bilhassa gençlik, tıpkı, günlerce çölün kavurucu sıcağında aç ve susuz ölümle pençeleştiği sırada, yanı başında âb-ı kevser beliriveren bir insan sevinciyle kendini O’nun kucağına salıvermiştir. Elbette ki, o şefkat dolu sîne, kendine bu iştiyakla koşanları bağrına basacak ve onları mahrum bırakmayacaktır.

…Efendimize vahiy gelmesine zaman var.Hatice validemiz, bir gün yeğeni Hakim bin Hizam'dan Şam'a gittiğinde kendisine bir köle satın almasını ister...

3 yorum

Make A Comment
top